29 Ağustos 2010 Pazar

eskişehirspor-galatasaray st süperlig maçı

Galatasaray sonunda rahat bir gaibiyet almayı başardı. Skoru korumayı başardı. Oyunu soğutmayı başardı. Ama yine sancılarla. Yine sıkıntılı bir biçimde, konsantrasyon bozuklukları ve büyük bir stresle. Oyuncuların hepsinde ekstra bir stres var. Özgüven eksikliği de. İşin psikolojik yanını bir kenara bırakırsak; bugün daha fazla pas yapan, oyunu kontrol altında tutmak isteyen bir Galatasaray vardı sahada. Yine bekler sıkıntılıydı ama Neill'ı Serkan Kurtuluş'un kademesine yerleştirmişti Rijkaard. Bu da genç sağbekin solda yaptığı hataları Neill'ın telafi edebilmesini sağladı. Nitekim oyundan alınana kadar Serkan gayet başarılı bir performansa imza attı. Sol ayaklı olmamasının vermiş olduğu dezavantajı hücuma çıktığı anlarda yaşadı. Gökhan zan girdikten sonra da solbekte Neill izledik. Bu solbekin şansızlığından olsa gerek oraya geçen pas hataları yapmaya başlıyor. Sağbekten ise bahsetmek dahi istemiyorum. Hücumu destekleyemeyen, her topu ezen, oynadığımız bütün maçlarda karşı takım açık oyuncusundan yavaş kalan yine devşirme bir sağbek var. Orta sahaya gelince yine muhteşem üçlü vardı. Ancak futbolcu olduklarını hatırlamışlar sanki. Pas yapabilecekleri akıllarına gelmiş. Sağa sola iyi açtılar oyunu. Ama yetersizler. Bu artık herkesin bildiği birşey. Bundan aylar evvel yazmış olduğum ilk blog yazımda da orta sahaya iki yönlü oyayabilen en az 2 (yazıyla iki) oyuncu alınması lazım demiştim. Aradan aylar geçmesine rağmen hala aynı şeyi söylüyorum. Bu iki gün içerisinde iki oyuncu açıklanacak ve kısa bu aradan maksimum fayda sağlayıp yola devam etmek gerekir. Maça geri dönecek olursak; ileri üçlümüzde Baros bu takımın en önemli halkası olduğunu birkez daha gösterdi. Arda ise özellikle golden sonra taraftarla bütünleşmesi onu kendisine getirdi. bugün yine pas-dribling seçimlerinde hep yanlış olanı seçsede savunmaya yaptığı katkı ve sahaya yansıttığı hırsı ile kaptanlık görevini yerine getirdi. Elano hala bu takımın üst düzey top oynaması için ana unsurdur. Bugünde mücadele etti ancak fizik olarak şu an gerçekten iyi durumda değil. Yeni gelecek transferlerle Elano'nun uyumu Galatasaray'ın bu sezonki başarısını direkt etkileyecek. Galatasaray'ın iki-üç senedir hep kadro derinliğinden bahseder övünürdük ancak bu kadar sakat oyuncunun olması ile yedek kulübemiz gerçekten içler acısı birhal almış durumda. Elanon'un yerine giren Aydın bugün yine vasatın üstünde oynadı. Haftaiçi kesin sakatlanır yada önümüzdeki iki hafta tel tel dökülür. İstikrar olmazsa olmazdır futbol için. Gökhan Zan'ı da ilk defa beğendim. Servet'le yanyana oynadıklarında gerçekten başarılılar. Ancak O da istikrar sorunu yaşayanlardan tabi ki. Yine de, sahada kalite olmasa da, temposu düşük olsada, mücadelesi bol ve heyecanlı bir müsabaka vardı. İki takım taraftarı da oyun ortadayken coşkulu ve heyecanlıydı. Zaten bu maç, o dakikalarda iki tarafa da gidebilirdi. Teknik ayaklar biraz kendisine gelince ibrede Galatasaray'a döndü. Özlenen galibiyetin iki senedir yenemediği Eskişehir önünde olması da Galatasaray için manidar oldu. Ekstra moral verdi. Artık galatasaray için toparlanma süreci başlamıştır.

15 Haziran 2010 Salı

galatasaray'ın transfer politikası



Sayın Adnan Sezgin'in futbolun başına geçmesiyle yine sarpa sarmaya başlayan bir transfer sezonun daha başındayız. Son 2 transfer sezonunda da Haldun Üstünel ekstra sorumluluk ve yetki alarak Galatasaray tarihinde hiç alışık olmadığımız yıldız transferleriyle bizi şaşırtmıştı. Ancak bu yıldızların farklı sebeplerle takıma ayak uyduramaması birazcıkta olsa "in Haldun we trust" olayını gölgeledi. Bununla beraber de işler sıkıntıya girmeye başladı tabi. Transferin yeni patronu Sn. Adnan Sezgin oldu. Ve biz yine yapılan değil yapıl(a)mayan transferleri konuşmaya başladık. Geçmiş sezonlarda, milyon dolarların sokağa atıldığı bir dönemde elimizden elli-yüzbin dolar yüzünden kaçan futbolcularından dersini alamamış gözükmekteyiz. Bunlara örnek olarak Gökhan Gönül, Özer Hurmacı, Tuncay Şanlı sayılabilir. Şimdi ise Veli Kavlak gibi bir değeri yine birkaç yüzbin dolar için al(a)madık. Umarım bunda da pişman olmayız. Stoch için ayrı bir parantez açmak istiyorum. Fenerbahçe'nin bonservisi için vermiş olduğu parayı biz bu adam için ödemiş olsaydık, genç ve yetenekli bu futbolcuyu ezeli rakibimize kaptırmamızdan daha çok üzülecektim. Çünkü Galatasaray'ın bir kanat problemi yok. Geçen sene de gördük ki asıl problemimiz kanatlara topun inmemesi. Mehmet Topal- Mustafa Sarp ikilisinden açıklara adrese teslim pas indiğinde kesinlikle tehlike yaratabiliyoruz. Yani asıl problemimiz defans ile hücuma dönük orta saha futbolcularımız arasında bağlantıyı kuramamamız. Bu sebeple hepimizin isteği aslında şu olmalıdır; bir tane tam olarak kesici oynayabilen ama pas yüzdeside en azından %60'ın üzerinde olan bir ön libero. Öncelik kesinlekli bu olmalı bir kanat oyuncusu yada bir forvet değil. Ancak bizim dağınık orta sahamızı toplamaya buda yetmeyecektir tabiki. Elano ne kadar teknik bir futbolcu olursa olsun Turkcell Süper Lig için zayıf kalmakta. Özellikle ikili mücadelelerde. Eğer ki orta sahanın ortasına da oyunu iki yönüyle de kalburüstü oynayabilen, yıldız olan, hani hangi takıma gitse uyum sorunu yaşamayan oyuncular vardır ya işte onlardan birini alabilirse Galatasary, işte o zaman Elano biraz daha önde top alabilecek ve biraz dah boş alan bulabilecek kendine. İşte o zaman Elano kendisinin Brezilya A Milli takımında olmasını sağlayan o ölümcül paslarıyla arkadaşlarını(sol-sağ açık) besleyebilecek. Rijkaard'ın istediği gibi takım istediği anda oyunun yönünü değiştirebilecek, isterse bastıracak isterse rölantiye alacak. Çünkü herkes pas yapabilecek kalitede olacak.